Ali Can POLAT
Halkın kıt kanaat biriktirdiği kaynaklar, iktidarın hırslarına kurban edilmeye devam ediliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın NAS politikasıyla başlayan çöküş döneminden çıkışın reçetesi yine halka ceza kesmek olmuştu. AKP’nin yurt dışından getirttiği Mehmet Şimşek ile başlayan “Rasyonel politikalara dönüş” yolu yine halka kıt kaynak ayırıp yüksek vergi toplamakta bulundu.
Şimşek’in geldiği ilk yıl yüzde 80’lere varmış enflasyon oranlarına rağmen ücretlere temmuz zammı yapılmadı. Sonraki yılbaşında Türkiye İstatistik Kurumu’nun bile yüzde 46 açıkladığı enflasyona rağmen işçilere yüzde 30 zam yapıldı. Emekliye daha fazla zam talebine “Bütçe yok” denildi. Buna karşın tüm vergi, harç ve cezalar yüzde 48 artırıldı. Faizler yüzde 52’ye kadar yükseltildi. Dolar kuru, ihracatçı şirketlerin de talebiyle 38 TL’ye kadar çıktı. Halkın tüm bu çabalarıyla Şimşek göreve geldiğinde eksi 59.9 milyar dolar olan swap hariç net rezervler, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yaptığı operasyon başlamadan önceki hafta 65.4 milyar dolara kadar çıkarılmıştı.
YÜZDE 42’Sİ YAKILDI
Toplam rezervler ise 171.1 milyar dolara çıkmıştı. Halkın kursağından kısılarak biriktirilen bu tutar, operasyonla birlikte piyasalardaki alevi söndürmek için eridi. Bir haftada 27.8 milyar dolar harcandı. Yani swap hariç net rezervin yüzde 42’sine denk gelen para yakıldı. Merkez Bankası’nın bir haftada harcadığı miktara dair hesaplarını paylaşan Prof. Dr. Erinç Yeldan, “Şimşek göreve geldikten sonra 114 milyar dolarlık para girişi oldu. 62 milyar dolar yurt içi yerleşikler tarafından yurt dışına çıkarıldı. 19.6 milyar dolarlık cari açığı da hesaplarsak aslında bizim elimizde 32.4 milyar dolar para kalmıştı. 19 Mart darbesi sonrasında 27 milyar dolarlık rezerv yakıldı” dedi.
“Dövizde yeni hareketler görebiliriz”
Merkez Bankası’nın önünde iki yol olduğunu belirten Yeldan, şöyle konuştu: “Ya rezerv eritilmesine seyirci kalmayıp artık dövize olan dolaylı-dolaysız müdahalelerin sonuna gelecek ve döviz kurunda yukarı hareket göreceğiz. Ya da rezervler eriyecek, başka yerden para bulmaya çalışacaklar çünkü rezervlerin sınırına gelindi.”
“Dünyanın en kırılgan ekonomisi”
Rezerv erimesini değerlendiren Prof. Dr. Esfender Korkmaz ise, “Sıcak para da denilen kısa vadeli yabancı yatırım sermayesi, kontrolsüz girdiği ülke ekonomilerinde kırılganlığı artırır. Bunun içindir ki Türkiye ekonomisi dünyada en kırılgan ekonomiler arasında yer alıyor. Kırılgan ekonomilerde sıcak para, siyasi kararlardan çabuk etkilenir. Hızla çıkar ve krizi derinleştirir. Döviz rezervleri, ekonomik şoklara karşı bir “tampon” görevi görür. Bu tampon zayıfladığında, küresel krizler, emtia fiyat şokları veya jeopolitik risklere karşı ekonomi daha kırılgan hale gelir” diye konuştu.